Selim Palavan

Prof. Dr. Selim Palavan  (19 Mayıs 1909 – 24 Aralık 1995)

Selim Palavan 1909 yılında Rus İmparatorluğu’nun Ahıska kentinde (günümüzde Gürcistan’a bağlıdır), bölgenin ilerigelen ailelerinden Pehlivanoğulları’na mensup Haydar Bey ile eşi Edibe Hanım’ın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Beş yaşındayken ailesi ile birlikte Odessa’ya taşınan Palavan, eğitimini burada sürdürmüş ve 1931 yılında Odessa Yüksek Mühendis Okulu’ndan mezun olarak makine mühendisi unvanını almıştır. Teknik eğitiminin yanında konservatuara da devam eden Palavan oldukça iyi düzeyde piyano çaldığı gibi 1925 yılında başladığı satrançla da yakından ilgilenmekteydi; hatta Odessa Öncüler Kulübü’nde verdiği satranç derslerindeki öğrencileri arasında, sonraları dünyanın en güçlü birkaç oyuncusu arasına girecek olan Efim Geller (1925-1998) bulunmaktadır.

1938 yılında (teknik okuldan öğrencisi olan) Meryem Hanım ile evlenmiş ve ertesi yıl kızları Gülnar dünyaya gelmiş, 1943 yılında ise ailesiyle birlikte önce Romanya, ardından da Türkiye’ye göç etmiştir. Aynı yılın Temmuz ayında, İstanbul-Maçka’daki Yüksek Mühendis Mektebi’nin (daha sonraları İstanbul Teknik Üniversitesi) Motorlar Kürsüsü’nde doçent olarak çalışmaya başlayan Palavan, çok geçmeden profesörlüğe yükseltilmiş ve uzun yıllar Türkiye’nin çeşitli yerlerinde dersler vermiştir. Kendisinin İ.T.Ü.’den öğrencileri arasında asistanlığını da yapmış olan Necmettin Erbakan’dan başka, Turgut Özal ve Süleyman Demirel de bulunmaktadır.

İstanbul Türk Şatranç Kulübü’ne 29 Ağustos 1943 yılında üye olan Palavan, daha sonra burada satranç derslerinin yanı sıra simültane gösteriler de vermiş ve satranç mecmuasında yazmıştır. Dört yıl arka arkaya (1943, 1944, 1945, 1946) İstanbul satranç şampiyonu olmuştur. Bununla birlikte ülkemiz satranç tarihinde hamlelerinden çok kalemiyle iz bırakmıştır.

20. yüzyıl Türk satranç yazınına hizmet anlamında Nevzat Süer ile birlikte ilk sırayı paylaştığı söylenebilecek Palavan’ın ülkemiz satrancına kazandırdığı ilk eser, 1944 yılında yayınlamış olduğu “Modern Satranç” adlı kitaptır. O zamanlar ülkemizde satranç konusunda temel başvuru kaynağı olarak nitelenebilecek hemen hiçbir eserin bulunmadığı göz önüne alınırsa, Türkiye’de bir neslin satrancı bu kitapla tanıdığını söylemek yanlış olmaz. Uzmanlaştığı tüm konularda verimli bir yazar olan Palavan’ın (akademik konusu olan makine mühendisliği alanında da önemli eserler meydana getirmiştir; bkz. “Gemi Diesel Motorları”, “Pistonlu Makinalar Dinamiği”, “Motorlu Taşıtların Seyir Stabilitesi”, “M-Motorları”, “Teknik Mekanik” kitapları) satranç konusundaki diğer eserleri arasında şunlar sayılabilir:

Satranç (1944’te yayınladığı eserin güncellenmiş hali, 1989)
Satrançta Piyon Finalleri (H.Sertaç Dalkıran ile birlikte, 1991)
Satrançta Kombinezonlar ve Varyantların Hesaplanması (H.Sertaç Dalkıran ile birlikte, 1991)
Satrançta Dünya Şampiyonluğu (A.Cemalettin Talum ile birlikte, 1991)
Satrançta Kale Finalleri (1992)
Satranç Kitabım (2002)

1995 yılının Aralık ayında yaşamını yitiren Prof.Dr. Selim Palavan’ı, 2.Dünya Savaşı yıllarında yayınlanmaya başlayan Türkiye Şatranç Mecmuası‘nın ilk sayısında (Haziran 1944) çıkmış olan söyleşisiyle analım:

İstanbul Şatranç şampiyonu Selim Palavan kimdir – Şatranç oyunundaki değeri – Oyun merakı, bu fikir sporunun memleketimizde yayılması hususundaki düşünceleri.
Yazan : Behiç BESLER

İstanbul Türk Şatranç klübünün Tokatlıyan otelindeki salonundan içeriye girince bir köşede Bay Selim Palavan’ı satranç masasının başında buldum.

-Kolay gele bay Selim, gene bir etüd mü?
-Hayır, Alekhine ile Dr.Lasker’in 1924’te oynamış oldukları bir partinin analizini yapıyorum. Çünkü Pazar günü Lasker’in oyunlarına ait bir konuşma yapacağım, ne de olsa biraz hazırlanmalı…

Bütün İstanbul`un ve hatta memleketimizin her köşesindeki şatranç meraklıları üzerinde büyük bir hayranlık uyandıran Selim Palavan’ı kıymetli okuyucularımıza tanıtabilmek için durmadan sual yağmuruna tutuyordum ve nazik muhatabım da bana cevaplar yetiştirmeye çalışıyordu. Aklıma gelen şu suali hemen sordum:

-Peki bay Selim, bu şatranç merakı size nereden geldi, Allah aşkına?
-Ha..! Bakınız bu uzun hikayedir, ama size kısaca anlatayım: 1925 senesinde Moskova’da milletler arası bir şatranç turnuvasını seyretmek saadetine eriştim. Bu turnuvada meşhur oyunculardan Dr.Lasker, Capablanca, Rubinstein gibi milletler arası tanınmış şatranççılar vardı. O zaman şatranca ait hiçbir bilgim yoktu, oynanan oyunları anlamadığım için içimde bir merak uyandı ve ilk işim bir şatranç kitabı almak oldu.

-Şatranca ait okuduğunuz ilk kitap hangisidir ?
-Capablanca’nın yazmış olduğu “Şatrancın Esasları” isimli kitabıdır. Bu kitap benim üzerimde o kadar büyük bir tesir bırakmış olmalı ki, şimdi bana; “Dünyaca tanınmış oyunculardan en çok hangisini beğenirsiniz?” sualini sorarsanız, Capablanca derim.

-Şatranca başladıktan ne kadar sonra bu oyunu oldukça iyi bir şekilde oynamaya başladınız ?
-Şatranca 1925 senesi sonlarında başladığıma göre, aşağı yukarı iki sene sonra Rusya’da ikinci kategori oyuncuları arasına girebildim. 1928’de de birinci kategori oldum.

-Şimdiye kadar oynamış olduğunuz partilerden hangisinden en fazla zevk ve heyecan duydunuz ?
-1934’te Odessa’da eski dünya şampiyonlarından Hollandalı Max Euwe ile berabere kaldığım zaman hissetmiş olduğum zevk ve heyecanı hemen hemen başka hiçbir zaman duymadım. Sanki o gün dünyalar benim olmuştu.

Mühendis mektebinde doçent olan ve 34 yaşında bulunan bay Selim Palavan’ın şatranç ile meşgul olabilmek için nasıl vakit bulduğunu anlayabilmek merakına kapılarak şu suali sordum:

-Boş vakitlerinizi daima şatranca mı hasredersiniz?
-Vakit bulduğum zaman haftanın ekseri günleri kulübe gelerek şatranç ile ve evimde de biraz piyano ile meşgul olurum.

Kıymetli şatranççımızın; memleketimizde bir kafa sporu ve zeka oyunu olan şatranca karşı bilhassa gençlerimiz arasında bir alaka uyandırması için, düşüncelerini anlamanın yerinde olacağını tahmin ederek:

Memleketimizde satranca karşı ilgiyi nasıl buluyorsunuz ve bunu daha fazla yaymak için ne yapılmalıdır? dedim. İstanbul Şatranç Kulübü’nün 30 Ekim 1943 tarihinde tertip etmiş olduğu İstanbul turnuvasında, aralarında birçok kuvvetli oyuncular da bulunan 22 oyuncu içinden turnuvayı birincilikle kazanan bay Selim Palavan biraz düşündükten sonra şu cevabı verdi:

-Memleketimizde şatranca karşı alakanın son seneler zarfında memnuniyet verici bir şekilde artmakta devam edegeldiği kanaatindeyim. Bilhassa Ankara Şatranç Kulübü’nün kuruluşundan  sonra İstanbul’da da bir kulüp kurulması çok iyi bir hareket olmuştur. Kulübümüzde genç azaların bulunması, gençlerimizin bu oyuna karşı olan ilgilerinin günden güne artmasına delalet eder. Bilhassa gençlerimiz arasında Demir Sayman, Doğan Günsav gibi kuvvetli oyuncular bize istikbal için büyük ümitler vermektedir.

Sonra Halkevleri; bu güzel oyuna karşı gençlerimizin ilgilerini çekmek için iyi bir vasıta olabilirler. Size misal olarak burada Fatih Halkevi’ni söyleyebilirim. Geçen sene tertip etmiş olduğu turnuva dolayisile Fatih muhitinin gençleri arasında büyük bir alaka uyandırıp bir çok gençlerimizde bu oyuna karşı bir merak uyanmasına sebep olmuştur ve Fatih Halkevi bu faaliyetine elan devam etmektedir.

Nazik muhatabımı daha fazla meşgul etmemek için kendisine teşekkür ederek veda ettim ve onu satranç masasının başında Alekhine ve Lasker ile beraber baş başa bırakarak kulüpten dışarı çıktım ve kendimi İstiklal caddesinin muazzam kalabalığı arasında buldum.

(Kaynak: Türkiye Şatranç Mecmuası, sayı: 1, Haziran 1944)

Instagram
WhatsApp WhatsApp ile ulaşın.